Hiç Gitmedin: Youssef Nabil

BASIN BÜLTENİ

Galerist, Mısır asıllı sanatçı Youssef Nabil’in (Kahire, 1972) İstanbul’daki ikinci kişisel sergisi You Never Left / Hiç Gitmedin’e ev sahipliği yapıyor. El boyamasıyla renklendirdiği fotoğraflarının yanı sıra Fanny Ardant ve Tahar Rahim’in rol aldığı ve kayıp bir Mısır’ın metaforu olan öteki bir yerde geçen kısa filmini sunmaya hazırlanan sanatçının sergisi 15 Mart – 28 Nisan 2012 tarihleri arasında Galerist Hasköy’de gezilebilir.

You Never Left / Hiç Gitmedin çalışmalarının tümünü sinemadan esinlenen sanatçının kariyerinde önemli bir dönüm noktasını temsil ediyor. Youssef Nabil bu çalışmada, bir sanatçı olarak kendi tutkusuna esin kaynağı olan Mısır sinemasının altın çağının estetik karakteristiklerini - yıldızlar, teknikolor, pelikül türü -  saygıyla ve yaratıcı bir biçimde yeniden değerlendiriyor.

Fanny Ardant sanatçıyla bir röportajında “Sinema hayatın damıtımı” diyor. You Never Left / Hiç Gitmedin, Nabil’in fotoğraf işlerinde karşımıza çıkan aynı kişisel, günlük tutma niteliğine sahip. Film, kaderinin peşinde memleketini terk eden ve dokunaklı bir biçimde anayurduyla yüzleşen bir adamı (Tahar Rahim) anlatıyor. Bu başlangıçla ilgili anlatıda yüce bir mater dolorosa (Meryem’in Hazreti İsa çarmıha gerildiğinde üzüntüsünü işleyen yapıt) olarak Fanny Ardant’ın cisimleştirdiği Mısır, sanatçının kendi içsel alanına, onun zihinsel manzarasına dönüşüyor. Nabil’in fotoğrafik işlerinin renkleri ustaca kullanma (kolorist) yeteneğinin tümünü sergileyen You Never Left / Hiç Gitmedin göndermeler ve gizem açısından oldukça zengin ve bunlarla filmin hiper-gerçekçiliği arasındaki gerilimden büyük güç elde ediyor. Filmin biçimi başka yerlere duyulan arzu ve bilinene duyulan nostalji arasındaki daimi salınımı cisimleştiriyor. Nabil, You Never Left / Hiç Gitmedin’de sürgün ve ölüm arasında bir paralellik çizerek filmde aynı anda samimi ve ağırbaşlı bir otoportre de yaratmayı başarmış.

Youssef Nabil, kendi filminin her dakikasına tanıklık ederek ve her dakikasını izleyerek hayatını adeta bir sinemadaymış gibi gözlemliyor. Nabil bir çocuk olarak, onun favori Mısırlı film yıldızlarının birçoğunun artık hayatta olmadığının farkına vardığında, bu onun hayatta olanlarla tanışma ve onları ölümsüzleştirme arzusunu alevlendirdi. Bunu yaparak, hem Orta Doğu’nun günümüzdeki çelişkilerini hem de Mısırlı film yıldızlarının Kahire’deki devrim öncesi kozmopolit yıllardaki fantezilerini ve ihtişamlarını yansıtan hayali bir gerçeklik yarattı.

Nabil, sanat kariyerine arkadaşlarının Mısır sinemasının altın çağından film fotoğraflarını anımsatan melodramlar canlandırdıkları tablolar sahneleyerek başladı. Daha sonraları 90’lı yıllarda, New York ve Paris’te tanınmış stüdyolarda fotoğrafçı asistanı olarak çalışırken, sanatçıları ve dostlarını toplumsal kimlikleri ve maskelerinden arındırarak rüya benzeri durumlarda betimlediği bir fotoğraf serisi üzerinde çalışmaya başladı. Sanatçı 1999’da Mısır’a döndüğünde gümüş jelatin baskı üzerine el boyaması tekniği benimsediği benzersiz yaklaşımını Arap dünyasından yazarların, müzisyenlerin ve film yıldızlarının portrelerini çekerek daha da geliştirmiş ve gerçekliğin lekelerini silerek Mısır filmlerinin altın çağını geri çağırmaktadır.

Son yıllarda, özellikle Paris ve New York’a yerleştikten sonra Mısır’daki yörüngeden çıkan Nabil parçalanmış hayatını yansıtan oto portreler üzerinde çalışmaya başladı. Bu luminal görüntüler dünyevi gerçekliklerle sakin rüyalar, yalnızlık ve şöhret arasında dolaşmaktadır.

Nabil’in işleri, aralarında Londra’daki British Museum, Roma’daki Villa Medici, Newcastle’daki BALTIC Centre for Contemporary Art (BALTIK Çağdaş Sanat Merkezi), Sevilla’daki Centro Andaluz de Arte Contemporáneo, Meksiko’daki Centro de la Imagen,  Kuzey Carolina’daki North Carolina Museum of Art (Kuzey Carolina Sanat Müzesi), Barselona’daki Centre de Cultura Contemporánea ve Paris’teki Institut du Monde Arabe’ın (Arap Dünyası Müzesi) da bulunduğu mekânlarda gerçekleştirilen birçok kişisel ve karma sergide yer almıştır. Sanatı üzerine iki monografi yayımlanmıştır: Sleep in My Arms (Kollarımda Uyu) (Autograph ABP ve Michael Stevenson, 2007) ve I Won’t Let You Die (Ölmene İzin Vermeyeceğim) (Hatje Cantz, 2008).

‘Hiç Gitmedin’  ilk olarak Aralık 2010 yılında Doha’daki Mathaf’ın (Modern Sanat Arap Müzesi) açılışı için gerçekleştirilen Told/Untold/Retold (Anlatılmış/Anlatılmamış/Tekrar Anlatılmış)  sergisinde gösterilmiş ve Youssef Nabil’i uluslararası sanat sahnesine taze dinamizm katan bir Arap Sanatçılar “Yeni Dalga” sının parçası olarak tanımlayarak önemli başarılar elde etmiştir.

ENSTALASYON GÖRSELLERİ